Türk SİHA’ları için tarihi gün

Türkiye’nin yerli ve ulusal SİHA’larının başarısı bir yandan gurur veriyor, bir yandan da “Devamını getirebilecek miyiz?” sorusunu akla getiriyordu. Bu alanda faaliyet gösteren firmaların ortaya koyduğu gayret Akıncı ve Aksungur üzere iki kritik platforma daha kavuşmamızı sağladı.

Yeni platformlarla ilgili testler devam ederken dün yeni bir eşik daha aşıldı. Kamuoyuna duyurulan bilgiye nazaran BAYKAR tarafından üretilen Akıncı TİHA birinci mühimmat atışını yapmıştı. Sıradan bir mühimmatla yapılsa dahi son derece kıymetli olan bu haber, “Atış, birinci defa kullanılan MAM-T mühimmatı ile gerçekleşti” bilgi notuyla birlikte daha farklı bir hal aldı.

MAM-T’nin özellikleri neydi, hangi platformlarda kullanılacaktı ve en değerlisi alana nasıl bir yansıması olacaktı? TRT Haber’den Sertaç Aksan Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin ile yeni mühimmatın ayrıntılarını konuştu.

Menzili 5 kat daha fazla

Anıl Şahin’e ‘herkesin göz bebeği MAM-L’nin alanda ‘oyun değiştirici’ olarak anıldığını hatırlatıp, MAM-T’nin bu görüşü nasıl değiştireceğini soruyoruz.

MAM-L’nin 8+ kilometre menzili olduğunu ve esasen bir anti-tank füzesi üzerinden geliştirildiği bilgisini paylaşan Şahin, bu durumun birtakım harekat konseptlerinde hudutlu tesir üretebildiğine işaret etti. MAM-T’nin SİHA’lardan atıldığında menzilinin 30 kilometreden fazla olduğunu kaydeden Şahin, hasebiyle MAM-L ile MAM-T ortasında menzil bakımından 4-5 kat fark bulunduğunu söyledi.

Mühimmatlar için menzil kadar harp başlığının tesirinin de kritik bir paha olduğunu anımsatan Şahin, “Yeni üretilen MAM-T, temelinde TEBER mühimmatına dayanıyor. MAM-L’ye nazaran daha yüksek ölçüde patlayıcıya sahip olan MAM-T’nin harp başlığı, bilhassa ‘alan hasarı’ faktörü bakımından MAM-L’ye oranla hatırı sayılır oranda yüksek tesir oluşturacak. Bahsettiğim ‘alan hasarı’ şu anda alanda en muhtaçlık duyulan etkenlerden biri” tabirini kullandı.

Hava savunma sistemlerinin yeni korkusu

MAM-T’nin kullanım alanlarından örnekler veren Anıl Şahin, zırhlı ya da zırhsız araçların, binaların, su üstü maksatların ve tanklar ile hava savunma sistemlerinin olası maksatlar ortasında olduğunu anlattı.
Türk SİHA’larının alandaki öbür komuta-kontrol sistemleri ve elektronik harp sistemleriyle koordine olduğu vakit muharebe alanında nasıl yıkıcı bir tesir oluşturduğunu hatırlatan Şahin, yeni mühimmatın mümkün yansımalarını şöyle özetledi:

“Burada doğal ki mühimmat kritik bir etken. Siz bunu MAM-L ile yaparken, onların angajman menziline de girmek zorunda kalıyordunuz lakin Türkiye’nin kendine has taktikleri sayesinde taban kayıpla misyon tamamlanıyordu.

MAM-T ile artık alçak irtifa hava savunma sistemlerinin menzili içerisine hiç girilmeden SİHA’ların atış gerçekleştirmesi mümkün… Suriye, Libya ve Karabağ’da imha ettiği hava savunma sistemleriyle ‘Pantsir Avcısı’ olarak anılan Türk SİHA’ları, MAM-T ile hava savunma sistemlerine yönelik tesirlerini daha da artıracak.”

MAM-T’yi hangi araçlar kullanabilecek?

Burada merak ettiğimiz bir başka konu yeni mühimmatın hangi platformlardan atılabileceği. Şahin’e nazaran MAM-T yalnızca Akıncı ve Aksungur’dan atılmakla kalmayacak. Hürkuş ve Hürjet üzere platformlardan atılabilecek MAM-T’nin menzili 60 kilometrenin üzerine çıkıyor. İşin içine F-16 girdiğinde MAM-T daha da faal bir menzile ulaşıyor ve amacına 80 kilometrenin üzerinde bir uzaklıktan ulaşabiliyor.

Platform bazında menzilin neden değiştiği konusunu da ayrıntılandıran Şahin, “Bu durum irtifadan kaynaklanıyor. MAM-T, kanatlı bir mühimmat hasebiyle ne kadar yüksekten atılırsa o kadar uzun menzile sahip oluyor. Ayrıyeten 100 kilogramdan daha küçük bir tartıya sahip. Düşük yükü sebebi ile hafif taarruz uçakları ve savaş uçakları tarafından da cazip bir mühimmat olacak. Yakında MAM-T’nin ‘çoklu salan’ ünitesinin de geliştirileceğini düşünüyorum. Bu sayede tek bir silah istasyonuna, birden fazla MAM-T mühimmatı yüklenebilir. MAM-T bu yılın ikinci yarısında seri üretime geçmiş olacak” görüşünü paylaşıyor.

Türk mühendislerin itimadını gösteriyor
Akıncı’nın birinci mühimmat atışının ROKETSAN tarafından birinci defa üretilen bir mühimmatla yapılmasının ne manaya geldiğini de sorduğumuz Şahin, bunun bir ‘güç gösterisi’ olduğuna dikkat çekip, şöyle devam ediyor:

“Normalde böylesine kritik bir platformdan atış yapılırken daha evvel sıkça kullandığınız daha kolay bir anlatımla mümkün tüm yansılarını bildiğiniz bir mühimmat yahut platform kullanırsınız. Lakin BAYKAR ve ROKETSAN farklı bir yol izledi ve daha evvel görücüye çıkmamış bir mühimmatı da ateşleyerek maksadı muvaffakiyetle imha etti.

Bu durum bize hem BAYKAR’ın kendi ürettiği SİHA’ya olan itimadını hem de ROKETSAN’ın mühimmatına ne kadar inandığını gösteriyor. Türk savunma sanayii şirketlerinin kamu-özel ayrımı olmaksızın böylesine işlere imza atması gelecek periyoda dair inancımızı da daima artırıyor.”