Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Fiili olarak çalışılan 18 aşımız var

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’deki Kovid-19 aşılarından 3’ünün insan uygulamalarına başlanma etabına geldiğini, 4’ünün de laboratuvar ve hayvan denekleri etabının tamamlandığını bildirdi.

Ankara Kent Hastanesi Aşı Merkezi’ni ziyaret eden Oktay, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin koronavirüsle çabasının her etapta son derece disiplinli formda devam ettiğini belirten Fuat Oktay, “Ama hangi önlem alırsak alalım asıl önleyici önlemler çok daha kıymetli burada da yeniden aşı birincil derecede öncelik arz ediyor. Son vakitlerde da aşı çalışmalarımıza yeniden Cumhurbaşkanı’mızın talimatlarıyla da bütün çalışmaları çok yakinen takip altına almış durumdayız.” tabirlerini kullandı.

Sıhhat Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili kurumlarla verdikleri kararlardan birinin de süreci daha da hızlandırmak için Türkiye’deki klinik merkezleri sayısının 9’dan 20’ye çıkarmak olduğunu anımsatan Oktay, şöyle devam etti:

“Dünya standartlarının çok çok üzerinde, son derece olağanüstü bir klinik merkezimizi ziyaret ettik. Merkezimiz de şu anda hazır ve gelecek haftadan itibariyle de inşallah fiili olarak da uygulamaya geçecek. Birinci kademeden itibaren burada istekli olarak gelip aşı yaptırmak isteyen vatandaşlarımızı da birinci basamakta alıp, bilgilendirip sonrasında da her türlü testlerinden geçen, uzman hocalarımız tarafından değerlendirmesi yapıldıktan sonra da yeniden uygulamalı halde aşısı yapılan ve sonra da tekrar bunu takip eden bir merkez.

Olağan dünya standartlarında bu merkez ortalama 4 yataklıdır. Kent Hastanemizdeki bu merkez toplamda 24 yataklıdır. Yani dünya standartlarının çok çok üzerindeki merkezimizdeki aşı çalışmalarımız devam ediyor. Bugün prestijiyle Türkiye’de fiili olarak çalışılan 18 aşımız var ve bunların 7’sini çok yakinen takip ediyoruz. 7’sini yakından takip etmemizin sebebi de 3’ünün insan uygulamalarına, öbür 4’ünün de laboratuvar ve hayvan denekleri kademesini tamamlayıp insan uygulamalarına başlama evresinde olmasıdır. Yani 7’si son derece önemli derecede yürütülen aşı çalışmamız var.”

Bu merkezleri de yakından takip ettiklerini belirten Fuat Oktay, Selçuk Üniversitesinden Osman Erganiş’in başında bulunduğu üretim merkezi ile Adıyaman’da bir üretim merkezinin birlikte çalıştığını söyledi. Bu aşı adayları için seri üretime geçildiğinde eş vakitli süreç yürütüleceğini bildiren Oktay, “Osman Erganiş hocamız Selçuk Üniversitesi ile birlikte bu merkeze başvurmuş durumda. İnşallah süreçler tamamlandıktan ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Aygıt Kurumumuzun onayından geçtikten sonrasında çabucak uygulamalara burada başlayacağız.” dedi.

– “Vatandaşlarımızı istekli olmaya davet ediyorum”

Vatandaşlara da davette bulunan Fuat Oktay şunları kaydetti:

“Son derece inançlı, yani preklinik dediğimiz, klinik öncesi çalışmaların manası şu, aşı kimyasal olarak üretiliyor ancak gerek laboratuvar gerek başka çalışmalarla da bunun muteber olduğu tespit ediliyor ve insan üzerindeki uygulama kademesine geçilmiş oluyor. Buradan rastgele bir hastalığı olmayan, sağlıklı ve şimdi aşı yaptırmamış, şimdi koronavirüse yakalanmamış vatandaşlarımızı istekli olmaya davet ediyorum. Ne kadar çok gönüllümüz olursa aşı çalışmasında o kadar süratli halde sona geliriz. Erciyes Üniversitemizin yürüttüğü, FAZ-3 kademesinde bir aşı çalışmamız var. Kısmet olursa nisan sonu prestijiyle son evreyi uyguluyor olacak. Münasebetiyle burada da gönüllerimize çok daha fazla muhtaçlığımız olacak. “

Aşıya erişiminin ticaret yahut güç düzeneğine dönüştürülmeye çalışıldığını söyleyen Fuat Oktay, Türkiye’nin her zamanki dik ve unsurlu duruşunu burada da gösterdiğini belirtti.

Oktay, merkezin açılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek Türkiye’deki klinik merkezlerinin sayısını 20’ye çıkarma çalışmalarının hızla devam ettiğini söyledi.

– İtalya Başbakanı Draghi’nin açıklamaları

İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik kelamlarına ait soru üzerine Fuat Oktay, şunları belirtti:

“Olayı reaksiyon olarak değil de kendi çirkinliklerini bize yansıtması olarak pahalandırmak tahminen daha gerçek olacak. Ne yazık ki son yıllarda Avrupa nezdinde bunu bilhassa seçim devirlerinde çok yaşıyorduk. Yani kendi seçimlerinde, kendi iç kamuoylarına dönük daha fazla oy alabilme uğruna dış siyaset nezdinde Türkiye’yi kullanma olayı. Hatta bunu öteki ülkelerde de çok net gördük fakat artık görüyoruz ki Avrupa Birliği kendi içerisindeki çekişme ve çatışmaların, yani buna Avrupa Komitesi ve Kurulu de dahildir ne yazık ki, mecrası olarak Türkiye’yi kullanma dileğinde üzere bir izlenim görüyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın kendi çekişmelerini ve kendi çatışmalarını kendi içinde yaşasınlar, kendi içerisinde çözsünler. İtalya’daki hükümetin başı olan zatın ne Cumhurbaşkanımıza ne de Türkiye’ye söyleyebilecek en ufak bir kelamı olamaz. Şayet diktatörlüğün ne olduğunu görmek istiyorsa yakın tarihine baksın çok daha net görür. Cumhurbaşkanımıza gelince, faşizmin de komünizmin de her türlü diktatörlüğün de her türlü vesayetin de çok net biçimde karşısında milletiyle dimdik duran bir Cumhurbaşkanı vardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son 20 yıla bakıldığında her seçimde halkın teveccühüyle tekraren seçilerek iş başına geldiğini söyleyen Fuat Oktay, şöyle devam etti:

“Bunu Fransa’da da gördük, Fransa’nın başındaki zatta da gördük, hasebiyle burada da bir popülizmi uğruna kendisini ispat etme uğruna Türkiye’ye yahut Cumhurbaşkanımıza laf atmaya yahut Cumhurbaşkanımız üzerinden iç siyaset oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele hele Türkiye’ye lisan uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Türkiye bugün de yarın da sessizlerin sesi olmaya ve mağdurların yanında olmaya bütün gücüyle devam edecektir. Demokrasinin de kalesi olmaya da devam edecektir. Demokrasinin ne manaya geldiğini yahut gelmediğini görmek isteyenlerin dediğim üzere çok geriye gitmelerine gerek yok. Çok yakın tarihte hatta birkaç aylık devirde bile şöyle bir geriye bakarlarsa hangi ülkede nelerin yaşandığını çok net görürler. Diplomasi, protokol ve nezaket kurallarına gelince Cumhurbaşkanımız, hiç kimse kusura bakmasın bir dünya başkanıdır, saygınlığı olan insandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yalnızca kayıtlı kısmına baktığınızda 2000 yıllık bir devlet geleneği vardır. Kimi, nerede, nasıl ağırlaması gerektiğini herkesten çok daha uygun bilir. Şayet bir protokol kusuru arıyorlarsa kendilerine baksın, kendi iç çekişmelerine baksın, bizi karıştırmasın. Bu kadar net.”