Cemal Zehir: ABD, Türkiye’ye karşı elindeki son kozu harcadı

Uzmanlar, ABD Lideri Joe Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelemesine ait, bunun ABD’nin F-35, S-400 krizi ve Suriye’deki terör örgütlerine verdiği takviyenin akabinde beklenen bir gelişme olduğunu, bu açıklamanın aslında gergin olan Türk-ABD bağlarında daha fazla tansiyona yol açmayacağını düşünüyor.

ABD Lideri’nin 1915 olaylarıyla ilgili açıklamasını kıymetlendiren uzmanlar, Biden’ın bir yandan Ermeni diasporasına verdiği seçim vaadini yerine getirdiği, bir yandan da Suriye’de terör koridoru kurulmasına müsaade etmeyen Türkiye’yi cezalandırmak için elindeki son kozu da harcadığı görüşünde.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İdare ve Tertip Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Cemal Zehir, ABD Lideri Biden’ın açıklamasının seçimlerde verilmiş bir vaadin yerine getirilmesi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

ABD’deki Ermeni diasporasının çok güçlü olduğuna dikkati çeken Zehir, bilhassa seçimlerin mukadderatını belirleyen California oylarının, Ermenilerin ağır çalışmalarıyla Demokratlar tarafına geçtiğini hatırlattı.

Zehir, Biden’ın açıklamasının tarihi hiçbir gerçeği değiştirmeyeceğine işaret ederek, “Bir liderin kelamlarıyla bir millet soykırımcı olamaz. Bu türlü bir karar tarihi arşiv dokümanlarının incelenmesi ve bilimsel çalışmalar sonucunda lakin verilebilir. Bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki Ermeni soykırım tezleri, temelsiz bir palavradır.” diye konuştu.

Ermenilerin büyük bir palavra ortaya attığını ve bu büyük palavrası güçlü diaspora vasıtasıyla propaganda lisanına dönüştürdüğünü belirten Zehir, “Günümüzde hem Amerikan hem Batı toplumları yürütülen kara propaganda kampanyaları ile ikna edilmişlerdir. Gerçek, tarihi dokümanlarla bunu ispat edemezler.” değerlendirmesinde bulundu.

Zehir, ABD Lideri’nin açıklamasının tarihi ve bilimsel açıdan hiçbir pahasının olmadığını vurgulayarak, milletlerarası bağlarda Türkiye’ye karşı kullanmak üzere elinde bulundurduğu son kozu da tükettiğini kaydetti.

Bugün Suriye’deki terör örgütlerine her türlü takviyesi ABD’nin verdiğine dikkati çeken Zehir, “Türkiye, Suriye’de bir terör koridoru kurulmasını engellemek için savaş veriyor. Artık rakibimizin ABD olduğunu biliyoruz, Karabağ savaşında ABD dayanağının Ermenistan’dan yana olduğunu biliyoruz. 30 yıllık Ermeni işgalinde Minsk Kümesi’nde olmasına karşın ABD’nin sorunun tahlili için hiçbir şey yapmadığını biliyoruz.” halinde konuştu.

Prof. Dr. Zehir, Türk-Amerikan bağlantılarında yeni bir sayfa açılacağı kanaatinde olduğunu tabir ederek, şöyle konuştu:

“Bugünkü Türkiye’nin elinde, alınan bu karara karşı atacak kimi adımları ve imkanları vardır. ABD ile NATO müttefikiyiz. Lakin bir düşmanla müttefik olunmaz. Daha üç gün evvel F-35 projesinden Türkiye’yi çıkarmasından bu türlü bir açıklama geleceği muhakkaktı. Bu gelişmeleri çok büyük felaket olarak görmemek gerekir, tarihi gerçeklerimiz ortadadır. ABD, memleketler arası bağlarda Türkiye’ye karşı kullanmak üzere elinde bulundurduğu son kozu da harcamıştır. Artık kullanacak öbür bir şeyleri kalmamıştır.”

– “Türkiye’ye aba altından sopa gösteriyor”

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Türk-Ermeni Bağları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Haluk Selvi de Biden’ın bu kararı almasında Türkiye siyasetinin yattığını belirterek, Ermenilerle yakın bağlantılar içinde olan yeni ABD Lideri’nin birçok sefer bu sıkıntıyı Senatoya taşıdığını anımsattı.

Biden’ın Türkiye aykırısı siyaset yürüterek bir manada aba altından sopa göstermeye çalıştığına işaret eden Selvi, “Biden, bu kararla Türkiye’ye nizam vermek, ABD siyasetlerine yanaştırmak istiyor. Öte yandan geçtiğimiz 10 yıl içinde Türkiye’nin kendi çizgisinde bir dünya siyaseti izlemesi, bilhassa Orta Doğu ve Balkanlar’da kendi siyasetini inşa etmesinden duyulan rahatsızlığın da bu telaffuzun kullanılmasında tesirli olduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Selvi, Biden’ın açıklamasının Türkiye-ABD ilgilerine kısa ve uzun vadede tesirlerinin olacağına dikkati çekerek, kısa vadede Türk kamuoyunda ABD aksiliğinin artacağını lakin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Biden ortasında gerçekleşecek muhtemel görüşmenin bu gerginliği azaltabileceğini lisana getirdi.

ABD’nin kelamda soykırım ile ilgili somut adımlar atmasının çok muhtemel görünmediğini anlatan Selvi, şöyle devam etti:

“Gerek Orta Doğu gerek Kafkasya siyasetleri açısından ABD, tam manasıyla Türkiye’yi gözden çıkaramaz. Bu açıklamayı yalnızca ufak bir gözdağı, ikaz olarak algılıyorum lakin Türkiye hem içerideki hem dışarıdaki açıklamalar karşısında net bir halde tutumunu ortaya koydu. Haklı olduğu bir hususta Türkiye boyun eğmeyecektir zira yaşanmamış olaylar üzerinden siyaset inşa etmek, Türkiye’ye tertip vermek ya da çizgiye çekmek kimsenin haddine değildir.”

Bütün tarihi kanıtlar ve bilgilerin 1915’te yaşanan olayların bir soykırım olmadığını ortaya koyduğunu vurgulayan Selvi, tarihçiler olarak bu mevzuyu siyasetçilerin değil, tarihçilerin tartışması ve konuşması gerektiğini kaydetti.

– “Bu gerginlik bir ay sürer, iki ay sonra bu mevzuyu konuşmuyor oluruz”

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Amerikan Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Burak Kuntay da ABD Lideri Biden’ın açıklamasının Türk-Amerikan ilgilerinde ihtilal niteliğinde bir karar üzere algılanmaması gerektiğini söyledi.

ABD’deki 50 eyaletin 49’unun tüm alt kongrelerinde yani Senato ve Temsilciler Meclisinden kelamda soykırım tasarısının geçirildiğini hatırlatan Kutay, ABD liderlerinin tarihte 3 kere buna misal hususlarda bu tabiri kullandıklarını kaydetti.

Kutay, şu ana kadar bu hadisenin gündeme gelmemesinin yahut 2019’a kadar Kongrede onaylanmamasının sebebinin daima Türkiye’nin jeopolitik değerinden kaynaklandığına dikkati çekerek, Beyaz Saray’ın S-400’ler ve Türkiye-Rusya yakınlaşmasından sonra, Türkiye’ye ziyan verebileceğini düşündükleri en kıymetli hususun bu olduğunu ve bunun üzerinden Türkiye’nin üzerine gidip akıllarınca bir misillemede bulunduklarını söyledi.

Kutay, şunları söz etti:

“Türk-ABD ilgilerine yansıması nasıl olur? Bu soru bana 20 yıl evvel sorulsaydı çok makus şeyler olacağını söylerdim zira Türk-Amerikan bağlarının çok üstte seyrettiği bir periyottu. Münasebetiyle yere düşme hissesi vardı. Son 10-15 yıla baktığımızda Kuzey Irak’ta yaşananlardan FETÖ sorununa, Türkiye’ye uygulanan finansal baskıdan vize krizlerine kadar yaşanan olaylara baktığımızda münasebetlerin zati tabana vurmuş durumda olduğunu görüyoruz.

Yani iki ülke alakalarının düşme hissesi kalmadı lakin her şeye karşın bu gerginlik bir ay sürer, iki ay sonra bu mevzuyu konuşmuyor oluruz.”