‘Vefat edenler ortasında 65 yaş üstü, aşı yaptırmayanlar var’

Sıhhat Bakanlığı Toplum Bilimleri Şurası Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, önlemlere ahenk ve hedeflenen kümelerin aşılanması ile ekim sonunda rahat bir nefes alınabileceğini söyledi. Prof. Dr. İlhan, “Tam kapanma ile bir arada sayılar uygun bir seviyeye gelirse, 40 yaş altı vatandaşların aşılanması haziran sonuna kadar, 20 yaş üzeri gençlerimizin aşılanması güz devrinde gerçekleşirse, güz periyodunda daha âlâ vakitler görebiliriz, bunun için de tahminen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı âlâ bir tarih olarak düşünebiliriz” dedi.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sıhhati Ana Bilim Kolu Lideri ve Sıhhat Bakanlığı Toplum Bilimleri Heyeti Üyesi Prof. Dr. Necmi İlhan, koronavirüse karşı yürütülen aşılama çalışmalarına ait DHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. İlhan, herkesin samimi ve bilimin ışığında ilerlemesi gerektiğini belirterek, “Aşılamada muhakkak bir sayısı tutturmuş, kapanma ile bir arada kurallara uyan toplumda olağana daha yakın bir ömrün sürdüğüne şahit oluyoruz. Bu nedenle, bu deliller ışığında baktığımızda vatandaşların aşı olması gerekiyor” dedi.

‘VEFAT EDENLER ORTASINDA AŞISINI YAPTIRMAYAN 65 YAŞ ÜSTÜ ŞAHISLAR VAR’

Prof. Dr. İlhan, aşı sırası geldiği halde aşısını yaptırmayan 65 yaş üzeri şahıslara ait, şunları söyledi:

“Maalesef şu an vefat edenler ortasında 65 yaşın üstünde olup aşı sırası geldiği halde aşı yaptırmayan vatandaşlarımız var. Bu, bir tabip olarak beni üzüyor. Aşı olma imkanı var, aşı sırası gelmiş, aşı olsaydı tahminen o büyüğümüz hastalığı hafif geçirecekti. Bu nedenle aşı olmak gerekiyor. Bunu bir sayıyla da tabir edelim; ocak ayı başında yaşlıların olaylar içinde görülme durumunu nisan ayı başına nazaran kıyasladığınızda yarı yarıya bir düşüş kelam konusu. Demek ki aşı bu kadar koruyor. Hatta toplumun genelini ilgilendirecek bir sayıdan bahsetmek gerekirse, biliyorsunuz yaklaşık 1 milyon kadar sıhhat çalışanı aşılandı. Sıhhat çalışanlarının ortasında 20 yaşında gençlerimiz de var, 80 yaşında kıdemli hocalarımız da var. Sıhhat çalışanlarında ise hadiseler içindeki orana baktığımızda 1 Ocak ile 1 Nisan’ı kıyasladığınızda 4 kat azalma kelam konusu. O vakit aşının bu kadar tesirli olduğunu gördüğümüzde açıkçası aşıya karşı olumsuz görüş geliştirmek, aşı direncini anlayabilmek mümkün değil. Elbette farklı bir delil varsa bu görüşülebilir fakat bilim daima delillerle ilerler. Şayet bir ispat, yayımlanmış makale varsa bununla konuşmak gerek. Toplumsal medyada ‘ben aşıya karşıyım’, ‘aşı olmayacağım’ demekle açıkçası bu iş olmuyor maalesef.”

‘FARKLI AŞI KAYNAKLARI BULMAK GERÇEK SEÇENEK’

Prof. Dr. İlhan, aşı çeşidinin artmasının avantaj olduğunu kaydederek, “Bazen tedarik sıkıntıları yaşanabilir. Tedarik sıkıntılarının önüne geçmek için en doğrusu aşıların fazla kümede olması. Yerli aşılarımızın bir tanesi faz 3 evresine geldi. Güz periyoduna geldiğimizde yerli aşılarımız olursa, elimizin daha da rahat olacağını söylemek mümkün. Bu mühlet dahilinde farklı aşı kaynakları bulmak yanlışsız bir seçenek. Size bağlı olmayan bir süreçte, dış kaynaklı bir aşıda tedarik sorunu olabilir, bu nedenle bu arayışlar ve bulunan aşı yanlışsız bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor” tabirini kullandı.

‘CUMHURİYET BAYRAMIMIZI YETERLİ BİR TARİH OLARAK DÜŞÜNEBİLİRİZ’

Prof. Dr. İlhan, 13 aylık bir mühletin koronavirüs ile geride bırakıldığını belirterek, şunları kaydetti:

“4.5 milyondan fazla kişi koronavirüs tanısı aldı, 39 bine yakın vatandaşımızı da koronavirüsten kaybettik. Haklı olarak vatandaşlarımız çok sıkıldılar. Hakikaten güç müddetler yaşıyoruz. Kurallara uyarak daha âlâ bir sürece gelebileceğimizi söylemek elbette mümkün. Tam kapanma periyodu yaşıyoruz, bununla bir arada sayılar güzel bir seviyeye gelirse, kurallara ahenk devam ederse, Sıhhat Bakanının dediği üzere 40 yaş altı vatandaşların aşılanması haziran sonuna kadar, 20 yaş üzeri gençlerimizin aşılanması güz devrinde gerçekleşirse, hedeflenen kümenin aşılanması gerçekleşirse, güz devrinde daha düzgün vakitler görebiliriz, bunun için de tahminen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı uygun bir tarih olarak düşünebiliriz. Bu şöyle düşünülmemeli; örneğin ‘ekim sonuna geldiğimize herkes maske çıkarak, fizikî araya uymayacağız, kalabalıkta bir ortaya geleceğiz’ manasına gelmiyor. Daha tahminen rahat olabileceğimiz, en azından ailemizi ziyaret edebileceğimiz, kurallara uyarak toplumsal yerlerde bir ortada olabileceğimiz, çocuklarımızın okuluna devam edebileceği vakitler olabilir kanısındayım.”