İstanbul’da aşı randevu kapasitesinin yüzde 20-30’u dolu

İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, salgının yönetildiği ‘Salgın Uyum Merkezi’nde Demirören Haber Ajansı’na değerli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Memişoğlu, “Aşı, bu salgınla çabada elimizdeki tek silah. 65 yaş üzeri kümede yüzde 85 aşılama oranı ile neredeyse dünya rekoru kırarken, 60-64 yaş kümesinde hala yüzde 60’a bile ulaşamadık. İstanbul’da aşı randevu kapasitemizin yalnızca yüzde 20-30’u dolu. İftar sonrası ve hafta sonu da dahil, tüm kamu hastanelerimizde BioNTech aşılamalarımız yapılıyor. Kamu, özel, üniversite, vakıf üniversitesi hastaneleri ile aile sıhhati merkezlerinde de Sinovac aşısı uygulanıyor. Lütfen vatandaşlarımız bir an evvel randevularını alıp aşı olsun” dedi.

Prof. Dr. Memişoğlu, şimdiye dek toplam 3,5 milyon doz aşılamanın yapıldığı İstanbul’da, iki ana depoda -80 derecede saklanan BionTech aşısında, günlük yürütülen çok titiz bir soğuk zincir takibi ile tek bir dozun dahi ziyan edilmeden aşılamaların sürdürüldüğünü kaydetti.

İLAÇTAN AŞIYA, FİLYASYONDAN 112 ACİLE, SALGIN TEK MERKEZDEN YÖNETİLİYOR

kirsehirmemleket40.com’da yer alan habere nazaran; Birinci olayın görüldüğü 11 Mart’tan sonra 16 Mart 2020’den bu yana pandeminin İstanbul’da anlık olarak Salgın Uyum Merkezi’nden yönetildiğini söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, “Her ünitemizle bir arada yönetmeye çalışıyoruz. Hem kamu hastanelerinin, hem özel bölümün, hem 112 Acil Hizmetlerinin, hem Halk Sıhhatinin, hem aşılama ve filyasyonun, hem de ilaç ve materyal tedariğinin organize edildiği, tek bir merkez burası. Çok büyük bir gayret harcıyor arkadaşlarımız, bütün sağlıkçılar ve toplum üzere. Şu anda salgın İstanbul’da hala sayısal manada azalmış gözükmese de son bir haftadır suratında bir azalma kelam konusu. Kasım ayındakine çok daha benzeri bir pik ile karşı karşıyayız. Bilhassa olumlu hadise oranlarımızda, bundan yaklaşık 1 ay önce başlayan yükselme, neredeyse son haftaya yanlışsız süratli bir azalmaya dönüştü. Bu azalmanın inşallah platoya da erdikten sonra, birkaç hafta içinde düşme eğilimine gireceğini ön görmekteyiz” dedi.

“SAĞLIKÇILAR GECE GÜNDÜZ BÜYÜK ÖZVERİYLE ÇALIŞIYOR”

Tüm sıhhat çalışanlarının ve merkezdeki grubun gece gündüz çalıştığına da dikkat çeken Prof. Dr. Memişoğlu, vatandaşlara davette bulundu. Memişoğlu, “Toplum da özveride bulunmaya çalışıyor. Salgınla gayrette toplumla ahenk ve bağlantısı düzgün sağlayarak başarılı olunabilir. Hatta yurt dışındaki kimi bilimsel makalelerde, kısıtlamalardan, kapanmalardan çok, salgınla uğraşta daha değerli olanın, toplumla uygun irtibat ve bu irtibat sayesinde de ahengin sağlanması olduğu ortaya kondu. İstanbul medeniyetimizin merkez noktası. Yalnızca bizim değil, dünyanın merkezi noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Bütün kavşak noktalarındaki çok hareketli bir nüfusun yaşadığı bir kent. Herkes birbirini suçlamaktansa birbirini anlamalı, birbiriyle empati kurarak işbirliği içinde olmalı. Türkiye, dünyanın en yeterli sıhhat sistemine sahip ülkelerin başında yer alıyor. Bilhassa son 20 yıldaki gelişmeleri dünya da şaşkınlıkla izledi. Herkesin fiyatsız ulaşabileceği bir sıhhat sistemi kuruldu. Bugün salgınla gayrette de filyasyon olsun, ilaçlar, tedaviler olsun, Türkiye’de bunlar esasen 10 yıldır rahatlıkla ulaşılabilir haldeydi” diye konuştu.

“AŞI RANDEVU KAPASİTEMİZİN YALNIZCA YÜZDE 20-30’U KULLANILIYOR”

Aşının Kovid’le gayrette, elimizdeki en büyük silah olduğunun altını çizen Prof. Dr. Memişoğlu, “Aşı yaptırmasak olur mu, olmaz. Ağır bakımda yatan hastalarımızın birçok 60-65 yaş üzerindeydi. Aşılamalardan sonra bu hastaların sayı ve oranları azaldı. Bu da bizi umutlandırıyor. 65 yaş üzerindeki aşı oranımıza baktığınızda, dünyadaki rekorlardan birine imza attık. İstanbul’da 65 yaş üzeri aşılanma oranımız yüzde 80’e gelmiş durumda. Yaşlılarımızda aşıya talep beklediğimizden daha yüksekti açıkçası. Fakat 60-65 yaş kümesine geldiğimizde, aşılanma için biraz daha efora muhtaçlığımız var. Zira 60 ila 64 yaş ortasındaki aşılamalarımız maalesef hala yüzde 60’ı bile bulmadı. Aşı randevu kapasitelerimizin yüzde 20- 30’unu lakin kullanıyoruz şu anda. İnsanlarımız hangi aşı değil, nerede aşı olacağını araştırıp bir an evvel aşı olmaya gitmeli. Bütün kamu hastanelerinde BioNTech aşılarımız var. Üniversite ve özel dalda, bu aşıların soğuk zincir takibi ve denetimini sağlama konusunda tedirginlik olduğu için, zayi yahut fire olmaması ismine, kamu hastanelerimizde bu aşıyı uyguluyoruz. Üniversite hastanelerinde, özel kesim ve aile hekimliklerinde ise Sinovac aşılarımız var. Beşerler randevu alıp istedikleri anda istedikleri biçimde aşı olabilirler” biçiminde konuştu.

“ANNEM BABAM 88-90 YAŞINDA, SIRASI GELİNCE ÇABUCAK AŞILARINI YAPTIRDIM”

Aşı komplikasyonları konusunda da baş karışıklığı yaşanmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Kullandığınız her ilacın komplikasyonu var. bunlar milyonda, hatta milyarda bir ihtimal. Fakat güya daima olacakmış üzere algılamasın vatandaşlarımız. Çok net söylüyorum, şu an için öbür bir silahımız yok. Hele 60 yaş üzeri insanların ben aşıya gitmemelerini hakikaten anlayamıyorum. Bunların bir an evvel aşılarını olması gerekiyor. Lütfen hastaneye gidip aşılarını yaptırsınlar. Ben her sabah işe gelir gelmez birinci olarak kaç kişi aşıya gitti, ona bakıyorum. Benim annem babam 88-90 yaşında beşerler. Aşı hakları gelir gelmez çabucak yaptırdım. Bu bahiste yaşlılarımızın yakınları lütfen yönlendirsin onları. Kendileri korksa bile, çocukları, yakınları onları aşı randevusuna yönlendirsin” dedi.

“İSTANBUL’DA GÜNDE 300-400 BİN AŞI YAPABİLECEK KAPASİTEMİZ VAR”

Bu hafta öğretmenler için açılan aşılamalara ilginin ağır olduğunu da belirten Prof. Dr. Memişoğlu “Daha çok periferdeki (çevre bölgeler) öğretmenlerimize aşı yapmıştık. Artık merkezdeki öğretmenlere de yapmaya başlayacağız. Alışılmış şu anda onlara dair şimdi aşılanma oranları net değil. Lakin örneğin sıhhat çalışanlarının yüzde sekseninden fazlası aşılandı. Aslında bir kısmı da hastalığı geçirmişti. İnşallah Cumhurbaşkanımızın da dediği üzere, Haziran’a kadar aşılamayı çok yüksek oranda yapmış olacağız” diye konuştu. İstanbul’da günlük 300-400 bin aşı yapma kapasitesi olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, “Bunu iki üç katına çıkarabileceğimiz bir aşılama alt yapımız var. Lakin kimi ülkelerde bu sistem olmadığı için, aşı merkezleri kuruldu. Konteynırlar koyuldu. Onları bize örnek gösteren birtakım insanlarımız oluyor. Bunları da eleştirmek istemiyoruz, demek ki yeteri kadar anlatamadık ya da söz edemedik bunları” formunda konuştu.

“3.5 MİLYON DOZA YAKIN AŞILAMADA NEREDEYSE HİÇ KAYIP YAŞANMADI”

Türkiye’nin dünyadaki en yeterli aşı takip sistemlerinden birine sahip olduğunu anlatan Memişoğlu, “Tek bir aşının dahi, örneğin bir Kızamık aşısının dahi, nerede ne kadar müddet, hangi ısıda saklandığı ve ne vakit, kime yapıldığını an be an takip edebilen bu sistem, 2009’dan beri var Türkiye’de. Biz bugün hem BioNTech, hem Sinovac aşılarını bu sistemle rahatlıkla yönetebileceğimizi de söyledik. Lakin birden fazla arkadaşımız bunun nasıl yönetildiğini hala daha bilmiyor ya da anlamak istemiyor. Şu anda hem Sinovac, hem de BioNTech aşılarını rahatlıkla yapabiliyoruz. Bunu yapabilmemizin tek sebebi de yalnızca sistemimizin düzgün olması değil, sıhhat çalışanlarımızın da büyük bir fedakarlıkla bu sistemi yürütmesi. İstanbul’da her gün sabah 05.30’da iki ana depodan aşıları günlük olarak İstanbul üzere bir kentte sisteme dağıtıyorlar. – 80 dereceden çıkartıp, – 20 derecelerde dağıtımını yapıyorlar. Bunları tek tek, anlık olarak takip ediyorlar. Açık söylüyorum, İstanbul’da aşı zaiyatımız yok denecek kadar az olmuştur. Bugüne dek 3,5 milyon doza yakın aşılama yaptık, bunlarla ilgili en küçük bir kahır kimse yaşamadı” dedi.

“PLANLAMALAR RANDEVULARA NAZARAN TİTİZLİKLE YAPILIYOR”

Vatandaşların iftar saatinden sonra ve hafta sonu da dahil bütün kamu hastanelerinde BioNTech aşılarını rahatlıkla yaptırabileceklerini de tabir eden Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Bunların zayi olması ve fire verilmesi ise yok denecek kadar azdır. Zira randevulu olduğu için biz bu aşıların tertibini çok büyük bir titizlikle yaparak anlık takip ediyoruz. Hastanemizden bir hastanemize yahut bir box’ımızdan başka bir box’ımıza bunları organize ederek naklediyoruz. Gruplarımız bunun da eğitimlerini alarak yapıyor bu işi. Alışılmış ki misyonumuz bu, fakat şu net söyleyebilirim ki sıhhat çalışanları açısından da Türkiye çok şanslı bir ülke” formunda konuştu.

“KISITLAMALAR GEVŞEYİNCE TOPLU ULAŞIM, SIKILAŞINCA MESKENLERDE BULAŞ ARTIYOR”

Kısıtlamalar biraz gevşediğinde toplu ulaşım ve iş yerlerindeki bulaşların arttığını, kısıtlamalar çok sertleştiğinde ise mesken içi bulaşların yükseldiğini vurgulayan Memişoğlu, toplumdaki ferdî ahengin da salgınla çaba muvaffakiyetinde hayati ehemmiyet taşıdığını söyledi. Memişoğlu, “Bizim kısıtlamayı insanlara anlatarak, onlara nasıl uyacağını öğretmemiz, ancak temelinde herkesin bu kurallara ahenk göstermesi değerli. Hasta olmasanız dahi şayet virüsü taşıyorsanız diğerini hasta ediyorsunuz, o kişinin de vefatına yahut ağır bakıma yatmasına sebep oluyorsunuz. Yalnızca kendisini değil, karşısındakini korumak da her bir ferdin görevi” dedi.

KOVİD HASTALARINDA EN BÜYÜK YÜKÜ KAMU HASTANELERİ TAŞIYOR

Vilayet Sıhhat Müdürü Memişoğlu, hastanelerdeki yoğunluğun birkaç hafta daha sürebileceğini belirterek Kovid hastalarında en büyük yükü kamu hastanelerinin taşıdığına işaret etti. Memişoğlu şunları söyledi: “Kamu, özel, vakıf üniversiteleri ve devlet üniversiteleri, daima birlikte geçen yıl Mart’ta, Kasım’da olduğu üzere bunun üstesinden gelmeye çalışacağız. Lakin vatandaşlarımız dikkat etmezse ve biz de bunu denetimli hale getirmezsek, bu altyapı zorlanmaya başlar. Bugün Kovid hastalarının yüzde 68’i kamu hastanelerinde tedavi görüyor. Yüzde 25’i özel kesimde, yüzde 3’ü vakıf üniversitelerinde, yüzde 2’si de devlet üniversitelerinde tedavi ediliyor. Ağır bakım Kovid hastalarının ise yüzde 58’i kamu hastanelerinde yatıyor. Yüzde 32’si özel kesim hastanelerinde, yüzde 3’ü devlet üniversite hastanelerinde, yüzde 7’si ise vakıf üniversitesi hastanelerinde tedavi görüyor. Bize düşen natürel ki onları tedavi etmek. Lakin topluma da düşen, bize dayanak verip salgını bir an evvel bu ülkeden def etmeyi başarmak.”

“PLANLAMALARIMIZI EN BERBATA NAZARAN YAPIYOR, ÖNLEMİMİZİ ALIYORUZ”

Salgına dair uzak öngörü yapma talihinin olmadığını söz eden Prof. Dr. Memişoğlu, “Bu hastalığın (uzun vadede) nasıl seyredeceğini dünyada hiçbir bilim insanı da bilmiyor. Ne yapılacağı konusunda daima spekülatif telaffuzlar var. Lakin biz başımıza gelen neyse evvel onu yönetmek zorundayız. Planlamalarımızı en berbata nazaran yapmamız lazım. Önlemimizi ona nazaran almamız lazım. Olağan yaşantımızı sürdüremesek de mümkün olduğunca kapanmadan, daha doğrusu insanları da mağdur etmeden salgınla gayret etmeye çalışıyoruz. Kimi ülkelerde bir ay tam kapanma olduğu halde tekrar pik yaşandı. Çok kapatmak da konutta bulaşları artırdığı için, beşerler uyumsuz olduğu sürece dezavantaja dönüşebiliyor. Siz kapatsanız da insanların uyumsuzluğu yahut birbirlerine bulaştırmasının önüne geçemiyorsunuz maalesef” dedi.

“KASIM VE MART’TAKİ PİKLERE NAZARAN SİMÜLASYONLAR YAPILIYOR”

Prof. Dr. Memişoğlu, şu anda salgın idaresinin Kasım ayında ve geçen yıl yaşanan şiddetli pike nazaran simüle edilerek öngörülerde bulunulmaya çalışıldığını ve o seyre nazaran salgının ilerleyeceği ölçeklerin hesaplamalarının gerçekleştirildiğini belirtti. Memişoğlu, “Bunlara nazaran neredeyiz, nasılıza bakıyoruz, ne olacağını kestirim etmeye çalışıyoruz. Bizim öngörümüz, bir hafta on gün içinde olay sayılarının düşeceği istikametinde ve ağır bakım yatak kapasitesinin de kullanımının Nisan ayı sonuna yanlışsız daha azalacağı tarafında. Olağan bunun hızlandırılması, bu tıp kısıtlamalarla birlikte de sağlanacak. Lakin tekrar söylüyorum, kısıtlamalarla bir arada, toplumun ahengi ve farkındalığı da buna çok tesirli olacaktır. Biz uzak öngörüler yapamayız, bana soruyorlar bu salgın ne vakit bitecek. Şu anda bunun ne vakit biteceğini dünya üzerinde bilecek hiç kimse yok. Bazen vatandaşlarımız salgın bitmiş üzere algılayabiliyor. Salgın hiç bitmedi. Yaklaşık 1 yıl 1 aydır devam ediyor. Bazen azaldı, bazen yükseldi. Sayılarımızın yükselme evresindeki en büyük sebep, insanların ahenginin azalması oldu. Beşerler farkındalığını kaybettikleri vakit sayılar da üst çıkmaya başlıyor. Her bir vatandaşın vazifesi, bu salgınla çabanın tek yolunun kurallara ahenk olduğunu, bunun da maske, uzaklık ve paklık olduğunu; sırası gelen herkesin aşı olması gerektiğini bilmesinden geçiyor. Olağan ki yönetimler, biz sıhhat yöneticileri, sıhhat çalışanları da bu salgında nasıl uğraş edilmesi gerektiğini, hastaların nasıl tedavi edilmesi gerektiğini zati biliyoruz ve büyük özveriyle en güzelini de yapmaya çalışıyoruz. Ülkemiz o denli bir ülke ki her türlü bilgisi var, teknolojisi var, altyapısı da var. İnsanlarımız bundan kuşku etmesin” diye konuştu.