‘Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar cahil’

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki Küme Toplantısı’nda konuşuyor.

“Geçtiğimiz ay gerçekleştirdiğimi 7’nci Olağan Büyük Kongremizin akabinde yaptığımız toplantıyla küme idaremizde de kimi değişiklikler oldu. Misyonlarına devam eden ve yeni sorumluluk üstlenen arkadaşlarımızı bir defa daha tebrik ediyorum. Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak ülkeye verdiğimiz hizmetleri bu yeni takımımızla devam ettireceğiz.

Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak, ülkeye ve millete Meclis çatısı altında verdiğimiz hizmetleri, inşallah bu yeni takımımızla çok daha güçlü bir halde devam ettireceğiz. Meclis gündemi aslında ağırdı. Mevcut kanun hazırlıkları ve görüşmelerinin yanı sıra, pek çok yeni bahis komitelerde ve Genel Kurul’da bizleri bekliyor. Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde de ilerleyen devirde Meclisimize ve doyasıyla Kümemize kıymetli vazifeler düşecektir. AK Parti Kümesinin, tüm bu şiddetli çalışmaları muvaffakiyetle yürüterek, ülkemizi 2023 amaçlarımıza adım adım yaklaştıracağına inanıyorum. Her bir milletvekilimiz, kendi kentinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en faal formda katılarak, bu yükü paylaşacaktır. Her devirde olduğu üzere bugün de Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız. Kongremizde temel çerçevesini ortaya koyduğumuz 2023’e kadarki yol haritamızın hayata geçirilmesini hem Meclis’te, hem vilayetlerimizde sizlerle birlikte sağlayacağız.

Geçtiğimiz 19 yıldaki yapıtlarımızı ve hizmetlerimizi, yeni periyodun başlangıcı olarak görüyoruz. Türkiye’nin 19 yıl evvelki halini, yaşı 35-40’ın altındaki vatandaşlarımız pek hatırlamaz. Hükümete geldiğimizde, demokrasiden kalkınmaya kadar her alanda “yokluk”, “yoksulluk”, “yasaklar” ve “zulüm” arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” derler. Bunun için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor.

“KARŞILAŞTIRMASINI İSTİYORUZ”

AK Parti iktidara geldiğinde, CHP Genel Lideri herhalde 50’lilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye’siyle bugünün Türkiye’sini, şöyle elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar birebir yollar mı, gördüğü binalar tıpkı binalar mı, aldığı hizmetler birebir hizmetler mi, ülkenin vizyonu tıpkı mı? Bir günden bir güne bu zatın ağzından, “tamam pek çok eksik ve hatta yanlış var lakin memlekette şöyle uygun bir şey de yapıldı” kelamını duymadık. Tam aksine CHP Genel Lideri ve şürekası, tüm konuşmalarında, hafıza-i beşerin nisyanına güvenerek, yarısı palavra, yarısı yanlış bir sürü sav ortaya atıyorlar.

“BURAM BURAM DARBE İMASI KOKAN AÇIKLAMA”

O denli ki, bir küme emekli amiralin, buram buram darbe iması kokan açıklamalarını, iktisatla ilişkilendirerek “gündem saptırma” olarak aklamaya çalışacak kadar şirazeyi kaybettiler. Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bilgisiz, yoksa sinsiler mi, orasının takdirini milletimize bırakıyoruz. Bununla da kalmayıp bizi, herkesi terörist, herkesi darbeci ilan etmekle suçluyorlar.

Doğal kendileri teröristlerle al takke-ver külah bağlantısı içinde oldukları için, teröriste terörist dememizden rahatsız oluyorlar. Tekrar kendileri tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için, darbeciye darbeci dememizden huzursuzluk duyuyorlar. Teröristlerle ve darbecilerle çabamızı iktisatla ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar hem de iktisat üzerinden milletimizin, bilhassa de gençlerimizin umudunu kırarak, ülkemizi inanç ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar.

Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken, bir küme emekli askerin aslı astarı olmayan problemler üzerinden ulusal iradeyi, ülkenin seçilmiş idaresini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Haydi 15 Temmuz’da tankların ortasından sıvışıp milletin sokakta verdiği çabayı rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmelerini korkaklıklarına verelim. Pekala, artık darbe heveslilerini bu derece hararetli bir halde savunmalarına millet müsaade etmez, biz hiç etmeyiz. Demek ki sorun korkaklık, problem yüreksizlik, sıkıntı geçmişinden utanmak değilmiş. Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü görevinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde, akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, direkt kendi varlığını gaye alan anti-demokratik bir teşebbüs karşısında bu türlü bir hal içine giremez.

Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.