Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Konya 0°C
Az Bulutlu
Konya
0°C
Az Bulutlu
Pts 2°C
Sal 4°C
Çar 6°C
Per 7°C

Mehveş Evin; Karapınar’ın Sonu Geliyor

Milliyet Gazetesi Yazarlarından Mehveş Evin Bugünkü Köşesinde, Karapınar’da Ve Konya Ovasında Yaşanan Yanlış Sulama Yüzünden 50 Yıl Sonra Yaşanacak Felaketlerin Reçetesini Yazdı.

Mehveş Evin; Karapınar’ın Sonu Geliyor
REKLAM ALANI
16 Temmuz 2014 05:41
489
Geçen hafta sitemizin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Sapmaz tarafından ele alınan yanlış sulama politikası, bu kez Milliyet yazarlarından Mehveş Evin tarafından kaleme alındı. Mustafa Sapmaz’ın yazısını onaylayan niteliklerde ki yazıyı aynen paylaşıyoruz.
50 YIL SONRA: GAME OVER!
Medeniyetin beşiği, bereketli Konya Ovası, yanlış tarım politikaları yüzünden tükenme noktasında. Büyük paralar harcanarak yapılan tünel, ovayı kurtarmayacağı gibi başka doğal alanları kurutacak. Oysa akıllıca davranılsa bunların hiçbiri yaşanmaz
TEMA Vakfı’nın çalışma yaptığı Karapınar mikro havzası, tamamen çölleşen alanın tekrar kullanabilir hale geleceğini kanıtladı.
Bundan dokuz bin yıl kadar önce, Konya’nın güneydoğusu Çatalhöyük’te büyük bir medeniyet yeşerdi. Konya Ovası, o devirde muhteşem bir sulak alandı.
İnsan evladı o zaman tarımla uğraşmıyordu, avcılık ve toplayıcılıkla hayatını sürdürecek kadar bereketliydi topraklar.
Yani bugünkü iklim ve doğa koşulları olsaydı, Çatalhöyük olmayacaktı! Geçen hafta dünya mirası listesine alınan Çatalhöyük için Kültür Bakanı Ertuğrul Günay şöyle diyordu: “Kuzey Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası, insanlığın ilk ayak izlerinin bulunduğu coğrafyalardan. Çünkü iklim buna çok uygun. Bu, Allah’ın verdiği bir imkan.”
Ne var ki insan evladı, ‘Allah’ın verdiği imkan’ları har vurup harman savurmaktan her şeyi yok etme noktasına getirdi. Özellikle son 60 yılda tarım ve su politikalarında yapılan vahim yanlışlar, ovadaki gölleri kuruttu, milyarlarca metreküple ifade edilen yer altı sularını bile tükenme noktasına getirdi.
Akla zarar bir tünel
Konya’nın sulak alanlarının tükenmesi, ülkenin ‘tahıl ambarı’nın sonu demek. Devletimiz, elbette ‘önlem’ almaya çalışıyor.  Ama nasıl? ‘Mavi Tünel’ gibi akla zarar projelerle Anadolu’nun başka yerlerinden su taşımaya kalkılıyor. Tabii ki bu su, Konya Ovası’na yetmeyeceği gibi taşındığı Göksu’yu da mahvedecek. Dinleyen kim? Hızlı para kazanmak varken, iptidai ve çevreyi katledecek yöntemler her daim baskın çıkıyor. Var olan yanlışlar düzeltileceğine (mesela şekerpancarı gibi Konya’ya uygun olmayan, aşırı su isteyen bitkilerin yoğun biçimde ekilmesinin önüne geçilmesi) üzerine yeni yanlışlar ekleniyor.
Bugünkü kafada ısrar edilirse, Konya 50 yıl sonra tarım yapılamayacak hale gelecek. Yani Konya’da yaşam bitecek!
TEMA Vakfı’nın üç yıldır Konya Karapınar ile Ereğli ve Karaman’da yürüttüğü çalışma bunu kanıtladı. Mitsui Çevre Fonu desteği ve Çukurova Üniversitesi’yle uygulanan CROP-MAL (Marjinal Kurak Alanların Korunması İçin Rasyonel Fırsatların Yaratılması Projesi), Konya’nın var olan kapasitesiyle kendini yenilemesine fırsat vermeyecek kadar yoğun ve yanlış su tükettiğini ortaya koydu.
Yer yarıldı!
Bütün bunları yerinde görmek için geçen hafta TEMA ile Konya-Karapınar’ı dolaştım. Aşırı su tüketiminin gözle görülebilir etkileri var. Mesela ‘obruk’ denilen oluşumlar, yeraltı su seviyesinin aşırı azalıp toprağın aniden büyük bir  patlamayla çökmesiyle meydana geliyor.
Öyle ki Karapınar çevresinde 2006-2011 yılları arasında 22 çökme obruğunun oluştuğu saptanmış. Bu anormal bir artış! Bilim insanları, 2006’dan sonraki obrukları ‘insan etkisi’yle açıklayabiliyor. Öyle küçük çökeltilerden bahsetmiyorum. Çapı 70, derinliği 90 metreyi bulan obruklar var. Bir tanesini ‘ziyaret’ ettim. Yanına yaklaşınca bile dibini göremeyecek kadar derin ve korkutucu. Tarlaların ortasında birdenbire krater gibi bir çökmenin oluştuğunu düşünün! Aynı şey bir yerleşim biriminin veya karayolunun altında olsa, facia demek…
Peki biz ne yapıyoruz? Faciaya koşar adım gidiyoruz. Ancak sel, heyelan, erozyon gibi felaketler can alınca sorguluyoruz. Sonra da kaldığımız yerden aynen devam ediyoruz.

Cilalı Taş ve Bakır Çağı yerleşim yeri olan Çatalhöyük, MÖ 7500’lerde böyle bereketli bir alanda kurulmuştu…
RAKAMLAR KONUŞSUN
* Son 10 yılda Konya kapalı havzasında sulu tarım alanlarının yüzeyi yüzde 40 arttı.  
* 1974-2009 arasında yer altı su kaynakları, 20-25 metre azaldı.   
* Aşırı ve yanlış sulama yüzünden yer altı su düzeyi her yıl 70 cm. azalıyor.
* DSİ verilerine göre Konya’da emniyetli su rezervi, 1 milyar 150 milyon m3. Tüketilen, 1  milyar 786 milyon m3! Bunun anlamı her yıl bir Tuz Gölü’nü dolduracak kadar suyun heba edilmesi demek.
KONYA NASIL KURTULUR?
Peki Konya’nın kurtulma ümidi var mı? Konya Karapınar Mikro Havzası’na odaklanarak hazırlanan ‘Arazi Kullanım Modeli’i şöyle:  
* Sulu tarım yerine kuru tarım yapılmalı,
* Su tüketimi yüksek ürünler yerine kuraklığa dayanıklı ürünler seçilmeli,
* Aşırı su tüketiminden vazgeçilmeli, etkin ve sürdürülebilir sulama teknikleri benimsenmeli,
* Tarımda gübre ve kimyasal kullanımı azaltılmalı,
* Biyoçeşitliliği korumak için mikro havzada biyo rezerv alanları oluşturulmalı,
* Mera alanlarında mevcut geven türleri korunmalı.
Yazının kaynağına gitmek için tıklayın.
REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.