20 yıl evvel katledilen er davasında avukattan ‘ilişki’ argümanı

Olay, 30 Haziran 2001 tarihinde Derince ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye nazaran, asker olan Kasım Aydın, dağıtım müsaadesine geldiği sırada kimliği belgisiz bireyler tarafından darp edildikten sonra boğuldu. Kasım Aydın’ın telefon ve cüzdanını alan şahıslar olay yerinden kaçarak uzaklaştı. Cesedi gören etraftaki vatandaşlar polis gruplarına ihbarda bulundu. Kasım Aydın’ın cesedi, otopsi yapılmak üzere morga kaldırıldı. 2001 yılında faili meçhul olarak kapatılan evrak, Kocaeli Vilayet Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet ofisi dedektifleri tarafından tekrar açıldı. Belgeyi titiz bir formda inceleyen gruplar, yeni kanıtlar ışığında farklı bilgilere ulaştı. Zanlının o periyot arkadaşı olan iki kuşkulu üzerinde ağırlaşan gruplar, geçen yıl yaptıkları operasyon ile H.İ’yi gözaltına aldı. H.İ ile birlikte cinayeti işlediği argüman edilen öbür kuşkulu T.K’nın ise diğer bir kabahatten ötürü cezaevinde olduğu öğrenildi. H.İ’de tutuklanarak, cezaevine sevk edildi.

T.K. ve H.İ’nin, ‘birden fazla kişi tarafından silahla yağma’, ‘canavarca hisle yahut eziyet çektirerek öldürme’ cürümlerinden Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmalarına devam edildi. Duruşma salonunda taraf avukatları ve H.İ. hazır bulunurken, T.K. ise tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katıldı.

“Diğer sanığın avukatı cezaevinde yanıma geldi”

Savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini tabir eden T.K., “Maktul Kasım Aydın ve başka sanık benim arkadaşımdır. Olay gününü hatırlıyorum. Birlikte bulunduğumuz devirde Kasım Aydın daima birileriyle mesajlaşıyor ve konuşuyordu. Olay günü de kız arkadaşıyla görüşeceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı, daha sonra H.İ’de yanımdan ayrıldı. Bu benim Kasım’ı son görüşümdü. Kasım’ın telefonunun ne halde H.İ’nin eline geçtiğini ve kullanıldığını bilmiyorum. H.İ’nin avukatı beni cezaevinde ziyaret etti. H.İ’nin telefon konusunda saçma sapan tabir verdiğini, beni ve kendisini güç durumda bıraktığını bu hususta kendi beyanları doğrultusunda söz vermem gerektiğini söyledi. Telefon konusunu inkar etmem halinde ortada çelişki olacağını, savunmamın zora gireceğini söyleyerek telefonu 3’ümüz birlikteyken maktul tarafından sanık H.İ’ye satıldığı tarafında beyan değişikliğine gitmemiz istedi. Bütün bu süreç boyunca taleplerini kabul ettiğimi yahut reddettiğimi açıklar bir beyanda bulundum. Bunları anlatıyorum zira vicdanım rahattır. Kasım Aydın ile aramda rastgele bir münasebet yoktur, suçsuzum” dedi.

“Kasım’ın cenazesine rastlayarak öldürüldüğünü anladım”

Hatasız olduğunu belirten H.İ ise savunmasına şöyle devam etti:

“Ben sanığı uzun müddettir tanıyorum. Ortamızda aşikâr bir samimiyet vardır. Olay tarihinde İzmit’te oturuyordum lakin annem ve babam İstanbul’daydı. O gün bir işim olmadığı için T.K’nın yanına gittim. Bir müddet yürüdükten sonra daha evvel hiç tanımadığım maktul Kasım Aydın ile karşılaştık. Daha sonra T.K’nın meskenine gerçek yürüdük. Birlikte bulunduğumuz sırada Kasım elindeki telefonu satmak istediğini söyledi. Benim de kardeşimin kayınpederinin telefona gereksinimi vardı. Ben de Kasım’ın telefonunu satın aldım. Ne kadar para ödediğimi hatırlamıyorum. Daha sonra kardeşlimin kayınpederine bu telefonu gösterdim. O da telefonu beğenmeyince bende İstanbul’da bir telefoncuya sattım. Olay gününe gelecek olursak, olay günü Kasım yanımızdan ayrıldı, kendisini bir daha görmedim. Bu olaydan 2,3 gün sonra Kasım’ın cenazesine rastlayarak öldürüldüğünü anladım. Lakin kimseye Kasım’ı olay günü gördüğümü söyleme gereği duymadım. Olaydan 2014 yılına kadar tabirim alınmadı. Telefon olayı ile ilgili ya T.K. hatırlayamamakta, ya da farklı beyanda bulunmaktadır. Bu nedenle onun sözlerini kabul ediyorum”

“Ablasıyla bağ vardı” savı

Sanık H.İ’nin avukatı ise polis raporunda yer alan söze değinerek, “Maktulün H.İ’nin ablası olan A.İ. ile ortasında bir alaka olduğunu ve onu gebe bıraktığını, cinayetin sebebinin bu olabileceği polis raporunda mevcuttur. T.K’nın dayısı olan H.K. ise A.İ’nin dini nikahlı eşidir. O devirde H.K’nın maktulün mevtini organize ettiği tarafında argümanlar mevcuttur. Maktulün yağmaya uğradığı tarafında tezler var ise de bu istikamette hiçbir kanıt yoktur. Biz polislerin olayı bu tarafta yönlendirdiklerini düşünmekteyiz” dedi.

Ertelendi

Mahkeme heyeti, şahitlerin dinlenmesine ve sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.